Arıcılık, Anadolu
insanının bir geleneği olarak, Türkiye’de çok eski dönemlerden beri yapılıyor.
Çok eski bir geçmişe sahip olmasına karşın, arıcılığın gelişmesi bilim ve
teknolojideki ilerlemelere bağlı olarak son yüzyıllarda gerçekleşti. Bugünkü
teknik anlamıyla, başlı başına tarımsal bir uğraş ve üretim dalı olan arıcılık,
belli amaçlar doğrultusunda “bal arılarını kullanabilme ve yönetebilme sanatı”
olarak tanımlanabilir. Diğer üretim dallarında da olduğu gibi arıcılıkta amaç,
en az masrafla en yüksek gelirin sağlanmasıdır.
Teknik arıcılık ve
başarı birbirine bağlı iki temel unsur olmakla birlikte bu iki temel unsurun
düzeyi arıcılıktan sağlanacak gelirin düzeyini belirler. Bilgi ve tecrübeye
dayanmayan ve teknik uygulamaların yapılmadığı bir arıcılıkta, başarı ve
gelirden bahsetmek imkansızdır. Profesyonelce yapılmayan, sıradan ve eski usul
bir arıcılık herkes tarafından yapılabilirken, teknik ve başarılı bir arıcılık
ancak bu konuda bilgi ve tecrübe sahibi kişilerce yapılabilir.
Bal arıları; bal,
balmumu, arı sütü, arı zehiri, polen ve propolis gibi insan sağlığı ve
beslenmesi yönünden son derece değerli ürünleri üretmesi ve toplaması yanında
doğal ve tarımı yapılan bitkilerde sağladığı tozlaşma hizmetleri ile de doğal
denge ve tarımsal üretimde hayati öneme sahiptir. Bu nedenle, bal arıları hem
yukarıda sıralanan değerli ürünleri hem de bitkisel üretimde ürün miktarının ve
kalitesinin artırılması amacıyla tüm dünya üzerinde kullanılıyor ve bal
arılarından önemli yararlar elde ediliyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder