Arıların, bu muhteşem Gezegen'in, bitki örtüsüne
bürünmesinde, canlı ve insan hayatındaki yeri, doldurulamaz bir öneme
sahiptir. İnsanlık tarihinin, başlangıcından bu yana; Dünyamızı süsleyen;
insanoğlunu, hem öz suyuyla, hem de bitkilerin üremesine katkısıyla
besleyen, minicik bir canlıdır arı. Canlılara ve insanlığa hizmeti,
cürmünü aşacak ve şaşılacak boyuttadır.
"RABBİN BAL ARISI'NA VAHYETTİ"
Allah'ın, kendisine "vahyettiğini"
bildirdiği tek canlı türüdür arılar. Kur'an şöyle der: Rabbin
'bal arısına vahyetti': "Dağlarda, ağaçlarda ve yüksek yerlerde kendine
evler edin!" "Sonra, meyvelerin-çiçeklerin tümünden ye!
Böylece, Rabbinin yollarında, boyun eğmiş olarak dolaş!" Arıların
karınlarından, muhtelif renkte içecek-şerbetler çıkar ki,
'onda(balda)' insanlar için şifa vardır. Muhakkak düşünen bir topluluk
için bunda bir ayet vardır. [NAHL (16)/ 68-69]
"BAL ARISI RAHMET ELÇİSİDİR"
Bal arısı işlerini
"vahiyle" yapmaktadır. Bu mini-minnacık varlıklar,
adeta vahiy elçileri olan Peygamberler gibi, canlılara ve insanlara,
Rahmet elçileridir. Yukarıdaki ayetten açıkça görüleceği üzere; Allah 'ın
emriyle( vahiyle) üretilen bal; "insanlar için şifadır."
Bu beyan, hem muhkemdir; yani apaçıktır. Hem de geneldir; yani
insanlara şifadır. İnsanı rahatsız eden her hastalığa karşı, onda
koruyucu ve iyileştirici bir şifa vardır. Kur'an, hiçbir
"madde"ye, böyle bir "özellik" vermemiştir.
Kısacası bal, rakipsiz bir besin ve şifadır. Bugün, Tıbbı
araştırmalar, bu gerçeğin farkına varmıştır. Biliniz ki gelecekte, bu
"Kur' an hükmü", bilimsel çalışmalarla, apaçık olacaktır. Nitekim, Peygamberimiz de,
bir hadisinde; iki şifalı şeye devam ediniz: "Biri Kur'an, diğeri
bal" der. Birisi kalplere, diğeri de canlara şifa.
"ARILAR ORTADAN KALKARSA"
Peygamberimiz 'in mucizevi bir şifası da: "Bal arılarının, kıyamete yakın, ortadan kalkacağı anlamına gelen bir sözüdür." Alemlere, Rahmet olarak gönderilmiş olan Allah'ın Elçisi, bir konuşmasında şöyle der:"Kıyamete yakın, yeryüzünden kalkacak olan ilk nimet, baldır. Bu yüzden, ahir zamanda bal, kıt olacaktır."Bugün, Dünya'nın her yerinde, bal arılarının, nasıl sessiz ve sebepsiz bir şekilde kaybolduğu, bilinen ve şaşılacak bir gerçektir. Maalesef, şu ana kadar, arıların bu yok oluşunu izah eden; inandırıcı ve tatmin edici bir teori ortaya konamamıştır. Madde-Evren algılayışımızı, kökten değiştiren; izafiyet teorisini fark eden, Ünlü fizikçi Einstein'in , arılarla ilgili açıklaması, aynı şekilde oldukça ilginçtir. Einstein, bal arılarının, insan hayatının vazgeçilmez unsuru olduğunu şöyle vurgular:
"Bal arıları yok olduktan 4 yıl
sonra, insanlık biter"
Wurzburg
Üniversitesi'nin arı uzmanı Profesör Joergen Tautz, Einstein'ın
uyarısını şöyle yorumlamaktadır: "Çiçek ve bitki türlerinin
tüm polenleri, arıların ayaklarına yapışır. Arılar, 130 bin farklı
bitki türüne konarak, üremesini sağlar. Bunlar arasında kabak,
kavun, çilek ve tüm meyveler var. Sadece bir
kovandaki arılar, 1 gün içinde, 1 milyon çiçeği döller . İşte bu sona
ererse, bitkiler yok olur. Önce bitkiyle beslenen hayvanlar,
daha sonra da insanlar ölür."
Prof. Dr. Yılmaz Fidan, arıları anlatan
yazısında; özellikle meyve verimini artırmak için, arıların ne kadar
önemli olduğunu aşağıdaki sözlerle açıklar:"Doğada, çiçeklerin
döllenmeleri; rüzgar ya da böcekler aracılığıyla
gerçekleşir. Böceklerle tozlanma oranı, daha büyüktür.
Özellikle, meyve ağaçlarına ait çiçeklerin birinden,
diğerlerine çiçek tozu taşıyan böceklerin , %75 'ini
bal arıları oluşturmaktadır. Bu nedenle modern yetiştiriciler,
daha fazla ürün alabilmek amacıyla, çiçeklenme zamanı, bahçelerine,
bahçedeki ağaç sayısıyla orantılı olarak arı kovanı koyarlar."
"ARILAR, ZEKİ VE SOSYAL
VARLIKLARDIR"
Bal arıları, yaşamlarıyla da, insanı hayrete düşüren ve
düşündüren muazzam bir toplumdur. Maeterlinck, arı
toplumu hakkında, kısaca şöyle der:"Bey arıya (Kraliçeye)
olan bağlılık, petek ve bal yapma, bir çiçek sahasının
haber verilmesi; haberleşme gibi hadiseler, insanı, arıların zeki
ve sosyal varlıklar olduğuna adeta inandırıyor."Arılar, tek başlarına
yaşamazlar. Bir hiyerarşi içinde, devlet
düzeni kurarak; sosyal topluluklar olarak yaşarlar.
Aralarında iş bölümü yaparlar
ve iletişim kurarlar. Bal arılarının, çiçekli bitkilerle,
karşılıklı faydalanmaya dayanan ilişkileri vardır. Bal yapmak
için; nektar toplama esnasında, taşıdıkları polenlerle de, tozlaşmayı
(döllenmeyi) sağlarlar. Bal arıları, tüm bunları yaparlarken, ne yiyecek,
ne su isterler. Kendi bakım ve ihtiyaçlarını, kendileri görürler. Ürettikleri
tüm ürünleri de, insanlara sunarlar. Günümüzde 100.000
dolayında böcek türü sınıflandırılmıştır. Bu 100.000 tür içinde,
23.000 dolayında arı türü bulunmaktadır. Şu an bilinen, 9
değişik bal yapan arı türü vardır. En yaygın olarak
bilinen bal arısı türü, Apis Mellifera Linnaeus'tur. Bu tür,
Afrika ve Avrupa'ya aittir ve 24 kadar alt türe ayrılmıştır. Apis cinsi
içinde, Batı bal arısı olarak adlandırılan Apis
mellifera dışında, 3 tür daha vardır.
Bunlar, Doğu bal arısı türleri olan; Apis cerana, Apis
dorsata ve Apis florea'dır.
GENEL GÖRÜNÜŞÜ VE VÜCUT YAPISI
Arıların, ortalama boyları, 10 mm, en
küçükleri 1,5 mm, en büyükleri ise 40 mm kadardır. Vücutlarının tüylü olması,
polenlerin yapışmasını sağlamak içindir. Diş iskeletleri, kutikuladan
oluşmuştur. Bu yapı, Kutikula, altında bulunan epiderm hücreleri
tarafından salgılanır. Aynı zamanda, kutikulanın su geçirmeyen özelliği, arının
nem kaybetmesini önler. Tüyler, kahverengi, gri, sarı, parlak kırmızı, beyaz ya
da siyah olabilir. Mavi tüyler de bulunur. Koyu kahverengi, sarı ve kırmızı
desenler daha yaygındır.
Çeneleri,
kuvvetli bir ısırma organı olmasına karşın, alt dudak, bir emme
hortumu şeklinde uzamıştır. Hortum, ince tüylerle örtülüdür. Bunların
arasında, ince nektar borusu yükselir. Emilen nektar, kursağa
gönderilir. Çiçek arılarının
ayaklarında, tırnak ve yapışma bölümleri vardır. Düz
yüzeylerde yapışma bölümleriyle, pürtüklü yerlerde, tırnakları ile tutunurlar.
Hepsinde, kanatlar iyi gelişmiştir. İğnesiz arıların yaşlı dişileri
hariç, kanatlar tam işlev görür. Dinlenme sırasında kanatlar, sırta yatırılır. Ergin
arıların hepsi, ilk bakışta birbirlerine çok benzer. Hepsinin vücudu üç kısma
ayrılmıştır: Baş, göğüs, karın. Başın yan taraflarında iki büyük göz,
altında, ağız vardır. Ön tarafında, bütün böceklerde bulunan ve bazı böcek
gruplarında pek uzun olduğu bilinen antenler vardır. Göğsün yan
tarafında, iki çift kanat, alt tarafında üç çift bacak bulunur.
Birkaç halkadan yapılmış olan karın ise, ince bir bel vasıtası
ile göğüsle birleşir.
BAŞ
Arının başında, antenleri, gözleri
ve ağzı vardır. Antenler, başın tam ortasında bulunur.
ANTENLER
Antenler, başın alt kısmından ince yumuşak bir zarla bağlanmış, serbestçe hareket eden iki organdır. Kısa olan bu organlar, eklemli bir yapıdadır. Bu eklemler, işçi arılarda ve kraliçe arıda, 12; erkek arılarda, 13 boğumdan meydana gelir.Koklama organları, antenlerinde bulunur. Ufak koklama deliklerinin arası, incecik dokunma(hissetme) kıllarıyla kaplıdır. Bal arıları, ağaç kovuklarında veya insan yapımı kovanlarda yaşarlar. Az ışık alan yuvalarında, koku ve dokunma duyuları, görmeden çok daha önemlidir. Bal arısı anteninde, binlerce işitme organı yerleşmiştir. Bu işitme reseptörlerinden, bazısı, dokunma için, bazıları, koku için ve diğer bazıları da, tatma için özelleşmiştir. Bal arılarının, işitme organları, olmadığından, havadan gelen sesleri duyamayacağı sanılıyordu. Bilim adamları, işçi arıların, sallanma dansı sırasında, diğer işçilerin ürettiği vızıltıyı, algıladıklarını görünce şaşırdılar.Arıların, yakın mesafeden uçan şeylerin seslerini işittikleri, yakın zamanda keşfedildi. Bu işitme, antendeki saç benzeri reseptörler vasıtasıyla, hava partiküllerinin hareketinin hissedilmesi şeklindedir. Arılar, antenleri aracılığıyla, gece karanlığında ballarını saklayacakları petekleri örmeyi ve ona en uygun geometrik biçimi vermeyi başarırlar.
GÖZLER
Oval bir biçimde olan arının başında, sade ve
bileşik olmak üzere iki tip göz bulunur. Nokta göz adı da
verilen sade gözler, arılarda üç tanedir. Bunlar başın üst kısmında,
eşkenar bir üçgeni meydana getirirler. Bunlar, arının, yakından ve hafif
ışıkta görebilmesini sağlarlar. Başın iki yanında ise, bileşik göz, ya
da petek göz adı verilen iki göz bulunur. Her bir bileşik
göz, optik hücrelerden oluşur. Her bir optik konide, genellikle ışığı
odaklayan elementler(lens ve koniler) ve ışığa duyarlı retina
hücreleri vardır. Bileşik gözler, işçi arıda 4000-6000 tane
gözcük, erkek arıda ise, 7000-8600 tane gözcükten oluşur. Bunlar başa
yapıştırılmış birer konveks mercek görünüşündedir. Arı, bu gözleri,
uzak mesafeleri görmek için kullanır. Petek gözlerle arı, çok
uzaklardaki cisimleri, 60 kere büyütülmüş olarak görür. Gözün her bir ünitesi,
bakılan cismin küçük bir kısmını görür ve bu görüntüler birleştirilerek, cismin
görüntüsü tamamlanır. Buna mozaik algılama denir. Çünkü görüntü,
mozaik şeklinde görülür.
Arı Çiçeklerin Rengini Nasıl Algılar?
Arının renkleri görmesi, insanlarınkinden farklıdır. Arılar, kırmızıyı
algılayamazlar.
Kırmızıyı, bizim siyahı gördüğümüz gibi görürler.
Tamamen kırmızı olan çiçekler, bu nedenler arılar tarafından değil,
kelebekler ya da tropiklerde kuşlar tarafından döllenir. Bunun nedenini
K. V.Frisch şöyle açıklamaktadır:
"Eğer çiçeklerin renkleri, kendilerini
dölleyecek olan böceklerin gözlerine göre hesaplanmış ise, o zaman
böceklerin renk duygularıyla, çiçeklerin renkleri arasında
bir ilişki gerekirdi. Böyle bir ilişki de
hakikaten mevcuttur."
Tropik çiçeklerin
çoğunluğu kırmızı renktedir. Tropik bölgeler ise, arıların fazla
bulunmadıkları yerlerdir. Yalnız kırmızı görünmekle birlikte, morötesi
ışınlar yayan çiçekler de (haşhaş ve gelincik çiçeği gibi), yine arılar tarafından
döllenebilir. Sarı, mavi ve mor renkli çiçekler, arı
gözü için en dikkat çekici olanlarıdır.
AĞIZ
Arının ağzı, birçok bölümden meydana gelen bir
organdır. Arıların ağız yapısı; üst dudak, üst çene, alt çene ve alt dudak
olmak üzere, dört kısımdan meydana gelmiştir. Yalayıcı-emici ağız tipine
sahiptirler. Alt çeneleri yardımıyla, koparıcı özellik gösterirler. Alt çene ve
alt dudak birlikte
uzanarak, hortumu oluştururlar. Hortum ve bunun
uzantısındaki dil, sıvı gıdaların alınmasını sağlar. Ağzın en ilginç yeri,
birbirine çok ince dokularla ekli ve her yönde hareket edebilen, yaklaşık
olarak 80 boğumdan meydana gelen dildir. Dilin uzunluğu, 6-9 mm
arasında değişir ve çok incedir. Ortasında, çok küçük tüylerle kaplı derin
bir kanal vardır. Buradan geçen sıvılar, ağıza ulaşır. Arı, sıvı
besin maddelerini, bu kanal yoluyla emer. Dilinin ucundaki çok hassas bir
tat alma organı olan kaşıkçık (püskül), dilin daldırılamıyacağı
pelteleşmiş sıvıların alınmasına yarar. Görevi bittiği zaman dil, arkaya
doğru kıvrılır ve bir kının içine yerleşir.
İşçi
arılar, üst çenelerini, polen almak, petek yapımında mum işlemek, herhangi
bir şeyi tutup kavramak gibi işlerde kullanırlar. Arılarda hortum;
nektar, bal, şurup veya su gibi sıvı besinleri almak için
kullanılır. Arının, emme işlevini yerine getiren organı, emme
pompasıdır. Baş, iç yapı itibarıyla da önemli salgıların yapıldığı
kısımdır. İşçi arıların, yutak üstü salgı bezleri, genç yaşta arı sütü,
daha ilerki yaşlarda, baldaki sakkarozu
parçalayan enzimler salgılarlar. Çenede bulunan bezler, ana
arıda, ana arı feremonunu, işçi arılarda ise, alarm feremonunu
salgılamaktadır. Arının ağız yapısı, tarıma zarar vermeyecek biçimdedir.
GÖĞÜS
Arının göğsü, üç ayrı halkadan meydana gelir: Ön-göğüs, orta-göğüs ve arka-göğüs. Her halkada, ön, orta ve arka bacaklar denen, üç çift bacak vardır. Bundan ötürü, arıların üyesi bulunduğu böcekler sınıfına; altı ayaklılar adı da verilir. İşçi arı, toz taneciklerini arıtmak için, ön ayaklarındaki tarakla, antenlerini ve dilini sürekli olarak temizler. Orta bacak çiftini, yalnız yere dayanmak için kullanır. En arkadaki iki bacağı, üzerinde ise, çiçek tozu kesesi ile fırça bulunur. Çiçek tozu kesesi, tüylerle kaplı ve üçgen biçiminde bir torbacıktır. Arı, topladığı çiçek tozlarını ve propolis adı verilen bir çeşit reçineyi, bunun içine biriktirir. Fırça, bacağın kaval kemiğinin altında, uçları aşağıya doğru olan sayısız tüylerden meydana gelir. Arının ayaklarının ucunda, yapışkan tüy yastıklarıyla bir çift çengel bulunur. Tüy yastıkları, Arının, dik ve kaygan yüzeylerde kaymadan, düşmeden yürümesini sağlar. Arı, yerden kalkmak istediği zaman, ayaklarının ucundaki çengellere dayanarak kendini itiverir.
KANATLAR
Arının kanatları da, göğüs bölümünde yer almıştır. Bunlar, işçi
arının, en güçlü ve gerekli hareket organlarıdır. Arının, kanat gücü, kuşlara oranla
çok üstündür. Bu kanatlar, her iki yanda ve birer çift olmak üzere, göğsün
son iki halkası üzerinde bulunur. Çok ince tüylerle kaplıdırlar. Enine ve
boyuna damarcıklarla örülmüşlerdir. Öndeki kanatlar, daha büyüktür ve
arının uçuş süresince, havada kalabilmesini
sağlarlar. Arkadaki kanatlar ise, uçuşta yön tayinine
yararlar. Ayrıca kovan içini havalandırmak ve sıcaklığını
ayarlamak için de kanatlar kullanılır. Arının arka kanatlarının
ön kenarlarında, bir takım kancalar vardır. Bunlar, ön ve arka kanatları
birbirine kenetleyerek, uçuş sırasında tek kanat gibi iş görmelerini sağlar.
Böylece, arının uçuş yeteneğini artırırlar. Hız azalınca da, kanatlar
birbirinden ayrılır. Arının uçuş sırasındaki hızı, saatte 50 km' ye
yaklaşır. İşçi arıların, bal özü toplarken, kovandan en çok 5 km
ayrıldıkları tespit edilmiştir. Kanatlar, bütün bunlardan başka, mutluluk,
hayret ve kovana ya da çiçeklerin bulunduğu yere çağırma ifadesi olarak,
çeşitli tonda vızıltı çıkarmaya yararlar
.
TRAKELER
İki çift olarak göğüste bulunur. Şeffaf bir boru olup, solunum, bu sistemle olur.
İki çift olarak göğüste bulunur. Şeffaf bir boru olup, solunum, bu sistemle olur.
KARIN
Arının karın bölümü, göğüsten, ince bir
boğumla ayrılmıştır. Arıların karın kısmında, mide, bağırsak ve
üreme organları gibi iç organlarla, bal mumu
bezleri ve iğne bulunur. Bal arısı larvasında, 10 adet
karın parçası bulunur. Fakat, birinci karın parçası, göğüsle birleşir
ve ergin arıda 9 parça bulunur. Son karın parçaları de iç içe girerler ve
böylece işçi ve ana arıda 6 parça varmış gibi görünür. 8.,
9.,10. parçalar, küçülerek 7.parça içerisine gizlenmiştir. İşçi
arılar, 4, 5, 6 ve 7. ön parçalarında, mum salgı bezlerine sahiptir.
Bu parçaların her birisinde, sağlı-sollu bir çift mum salgı bezi
bulunmaktadır. İşçi arılarda, bal mumu yapma dönemlerinde,
kalınlaşarak mum salgılama yeteneği kazanırlar. Mum örme
dönemini tamamlayan işçi arılarda, mum salgı bezleri, dejenere olur. Halkalar
arasındaki elastiki
zarlar sayesinde, arının karnı, kolayca büyüyüp küçülür.
Böylece bu bölümde bulunan
solunum, dolaşım ve sindirim organlarına gereken
hareketliliği sağlanır.
BEZLER VE BEYİN
Arılarda, epey karmaşık bir beyin vardır. Beyin, optik bölüm denilen iki birleşik gözden, girdileri almak için, geniş bir alana sahiptir. Bir sonraki en geniş girdi ise antenlerden alınmaktadır. Beynin ortasındaki önemli bölgelerden biri de, koku duyusunun öğrenildiği; kısa dönem hafıza oluşturan bölgedir. Bu bölge, böceklerde de, yakın zamanlarda, uzun dönemli hafıza oluşturmada, önemli olduğu fark edilen bir bölgedir.
Son olarak da, başın iç kısmında, ekzokrin bezleri vardır. En
önemlileri, çeneye ait bezler, yutak altı
bezleri ve tükürük bezleridir. Çene bezi, her bir çeneye
bağlanmış basit, kese benzeri bir bezdir. Kraliçede bu bez, güçlü
kraliçe feromonunun kaynağıdır. Genç işçilerde bu bez, kraliçe ve işçi
arı sütünü yapmaya yarar.Bu madde(arı sütü), kraliçe ile
diğer işçilerin, beslenmesini sağlar.Yaşlı işçilerde bu bez, alarm
feromonunun bir bileşenini üretir. Başta, bir çift de tükürük
bezi vardır. Bezler, balmumunun, fiziksel özelliğini kazanması
için, balmumu ile karışık bir salya üretirler.
ARI İĞNESİ
Son halkada, ana arının ve işçi arıların, en
güçlü korunma silahı olan iğne yer alır. Erkeklerde
bulunmaz. Bu iğne, bir zehir kesesine bağlıdır. İşçi arıların iğnesi,
geriye çentiklidir. Bu sebeple işçi arılar, birisini sokmak üzere iğnesini
batırdığında, geri çekemez. Çentikler, testere ağzını andıran çıkıntılar olup;
bu çıkıntıların sivri uçları, iğnenin batış yönüne ters yöndedir. Bu sebepledir
ki arılar, kendi hayatını tehlikede görmediği sürece, kimseyi sokmaz.
ARI AİLESİ
Bir arı ailesi, bir ana,
binlerce işçi ve yüzlerce erkek arıdan meydana gelir. İşçi
arı sayısı, mevsime göre;, 10.000 ile 100.000 arasında değişir. Normal
bir arı topluluğu; 40.000-70.000 ergin bireyden oluşur. Bundan daha az
bireyli yuvalar, zayıf olarak nitelendirilir ve kışı geçirmelerine zayıf
bir olasılık olarak bakılır. Arı ailesi, kuralları çok sıkı olan
bir sosyal düzen içinde birlikte yaşar. Arılar arasında,
iyi organize edilmiş bir iş bölümü vardır. Bu iş bölümü, kendi
aralarında mükemmel bir şekilde düzenlenmiştir. İşçi arılardan
biri, yavruya bakarsa, diğeri, yiyecek temin eder veya kovanı
müdafaa eder. Arı toplumunda bütün arılar, birbirlerine
muhtaçtırlar. Hiçbir arı, toplumundan ayrı olarak, hayatını devam
ettiremez. Her arı ailesinin, kendine özgü
bir kokusu vardır. Bu yüzden dışarı çıkan her arı, kendi
kovanına geri dönmek zorundadır. Yabancı kovana girmek isteyen
bir arıyı, nöbetçi arılar, kokusundan tanıyarak, içeri almazlar
ve girmek için ısrar ederse, mücadele ederek onu öldürürler.
Sosyal bir düzen içerisinde
yaşayan arılar; Görünüşleri ve görevleri itibariyle üçe
ayrılır. Bal arısı dendiğinde, bu üç sınıf birlikte anlaşılır.
Her üç sınıf, birbirinden kolaylıkla ayrılır.
l-Ana arı,
kraliçe veya arı beyi
2-İşçi arı
3-Erkek arı
2-İşçi arı
3-Erkek arı
ANA ARI ( KRALİÇE )
Bazı özel durumlar dışında,
kovanda bir ana arı bulunur. Kovandaki bütün
faaliyetleri, tanzim eden ana arının, asıl görevi;
yumurtlamak ve neslin devamıdır.
Ana
arı, görünüş olarak kovandaki diğer arılardan, daha uzun ve
gösterişlidir. Boyu 20- 25 mm, anteni 12 parçalıdır. Zaman zaman erkek arılarla
karıştırılır. Ana arının kanatları, erkeğinkinden kısa, vücudu daha
narin olmakla birlikte; boyu daha uzundur. En açık
fark, kanatlarının, vücudunun yaklaşık yarısı uzunluğunda
oluşudur. Vücudunun alt kısmı sarı, üstü ise
diğer arılara nazaran daha koyu bir renktedir. Ana arı, işçi arıların
yaptıkları görevlerin hiçbirini yapmaz.
Bacaklarında fırça ve çiçek tozu kesesi yoktur. Dili de,
çiçeklerin bal özünü emmeye yetecek kadar uzun değildir. İğnesini ise
insanlara saplayamaz, yalnızca rakiplerini bertaraf etmek için
kullanabilir. Ana arı, uzun ömrü süresince oğul verme ve döllenme
uçuşu hariç, kovandan dışarı hiç çıkmaz.Petekler sanki tek bir elden çıkmışçasına inşa edilirler.
Çok sayıda arı farklı noktalardan optimum ve geometrik
yapı inşasına katılırlar. Ana arı, kolonisi içinde döllenmiş
yumurta yapabilme yeteneğine sahip tek bireydir. Herhangi bir nedenden
dolayı ölmesi ya da bu yeteneğini kaybetmesi, o koloninin yok olması anlamına
gelir. Aynı kovanda, iki ana arıya asla yer yoktur. Böyle bir şey olması
halinde iki arı arasında, birisinin ölümüyle sonuçlanacak bir kavga
başlar. Yalnızca oğul verme mevsiminde, işçi arılar, ana
arıların birbirlerini öldürmesine izin vermezler. Arı kolonisi için hayati
önem taşımasından ötürü işçi arılar, ana arının etrafında adeta pervane
olurlar. Onu, büyük bir özveriyle korurlar ve beslerler. Onun
için, kendilerini feda etmekten hiç çekinmezler. Ana arı, ağzını açar
açmaz, dört- beş işçi arı, hemen onun ağzına arı sütü doldurur.
Ana Arının Temel Görevlerinden Birisi
de: Yumurtlamadır
Ana arının, yumurta bırakma işlemi süreklidir. Hiç
dinlenmez. Ana arı, bir günde oldukça yüksek sayıda yumurta
bırakabilir. Ana arı, günde ortalama 1.500-2.000 adet, mevsiminde,
2.000-3.000 adet yumurta yumurtlayabilir. Bir yıldaki yumurta
sayısı, 100.000-150.000 e ulaşır. Bu ise bir ana arının, 60
misli ağırlığına denktir. Beş yıllık yaşam süreleri içerisinde ise,
400.000-750.000 yumurta bırakırlar. Yumurta bırakmaya o denli
yoğunlaşırlar ki; beslenme için bile bu süreci kesintiye uğratmazlar. Bu
nedenle işçiler, hortumları ile ana arıya, sürekli sıvı
besin(arı sütü) verirler. Ana arı, yumurtalarını rastgele bırakmaz. Belirli
peteklerin, belirli gözlerine bırakır. Kovanın yalnız ön ve orta kısımlarındaki
peteklerine; bunlarında yalnız orta bölgelerine yumurtalarını
bırakırlar. İşçi arılar, yumurta bırakılan hücrelerin
çevresindeki komşu hücrelere, polenleri depo ederler.
Böylece balla, yumurtalar karışmamış olur. Bunların dışında
kalan petekler, balla doldurulur.
Yumurta bırakılan gözler de tekdüze
değildir. İşçiler, kovandaki ihtiyaca göre üç tip
göz yaparlar. Büyük bir kısmı normal büyüklükte ve düzenli bir
yapıdadır. Bunlarda, işçiler gelişir. Çok daha az sayıda, yine altı
köşeli; fakat biraz daha büyük yapılı gözlerden, erkekler çıkar.
Peteklerin üstünde, ya da daha ziyade altında bulunan, çok daha az sayıdaki(birkaç
tane) meme veya arı yüksüğü denen uzantılarda ise ana
arı gelişir.
Ana Arı Nasıl Oluşur?
Ana arı, döllü yumurtalardan, özel suretle
yapılmış olan ana arı gözlerinden; 15-16 günde çıkar. Üç
günlük, yumurta devresinden sonra,6 günlük larva döneminde; işçi
arılar tarafından sadece arı sütü ile beslenir. Bu beslenme
farkından dolayı; işçi değil, ana arı oluşacaktır. Daha
sonra pupa dönemine girer. Pupa
dönemi, 6-7 gündür. Yumurta,
larva ve pupa dönemiyle birlikte kuluçka süresi,
16 gündür. Ana arı, çiftleşip,
yumurtlayıncaya kadar, işçi arıların idaresi altındadır. Bir
yumurtadan ne çıkacağı, ana arı ile işçiler arasındaki
karşılıklı etkileşimin sonucunda belirlenir. Ana arının bırakacağı
döllenmemiş yumurtalardan, erkekler; döllenmişlerden, işçiler ve ana
arılar çıkar. Döllenmiş yumurtalardan, ana arı gelişebilmesi
için, ana arı larvasının, işçilerin besin bezlerinden(çene bezleri)
çıkarılan; besince zengin arı sütüyle beslenmesi gerekir.
Evlenme uçuşu
Yeni çıkan ana arı, 5-10 gün sonra, çiftleşme uçuşuna çıkar. Çiftleşme uçuşuna çıkacağı
zaman, özel bir koku(feromon)
çıkararak, erkek arıları kendine cezbeder. Ana
arı çiftleşme uçuşunda bir değil, sperma kesesini dolduruncaya
kadar, birçok erkek arı ile çiftleşir. Yaklaşık,
8-10 erkek arıyla çiftleşir. Şayet çeşitli nedenlerle,
yeterince erkek arıyla çiftleşemezse, sonraki günlerde, 2-3 defa
çiftleşme uçuşuna çıkar. Çiftleşme, genellikle öğleye doğru
ve ikindi vakti; asgari 20 °C sıcaklıkta gerçekleşir.
Çiftleşmesini tamamlayan ana arı, kovanına döner ve 2-3 gün
sonra, yumurtlamaya başlar. Normal olarak, 4-5 yıl yaşarlar. En verimli
olduğu süre, 2-3 yıldır. Bundan sonra, yumurta verimleri düşer. Ve
zamanla, dölsüz yumurta bırakır.
İşçilerin yumurta bezi, ana arıların varlığında, gelişemezler. Ana arının yokluğunda ise, erkek yumurtaları meydana getirilebilirler. Ana arı, çene bezinden ana arı hormonu ya da kraliçe maddesi denen bir sıvı çıkarır. işçi arılar, bu maddeyi yalayarak alırlar ve diğer işçi arılara da ağızdan verirler. Ana arı hormonu, 9-ketodenoyin asittir. Kovandaki yaşam, büyük ölçüde feromonlarla sağlanır. Salgıladığı feromon denilen hormonal kokularla, kolonideki bireylerin yönetimini sağlamak; arı ailesini bal sezonuna hazırlamak, işçi arıları polen toplamaya teşvik etmek, koloninin su ihtiyacı vb. bütün işleri koordine etmek, ana arının görevidir.
İşçilerin yumurta bezi, ana arıların varlığında, gelişemezler. Ana arının yokluğunda ise, erkek yumurtaları meydana getirilebilirler. Ana arı, çene bezinden ana arı hormonu ya da kraliçe maddesi denen bir sıvı çıkarır. işçi arılar, bu maddeyi yalayarak alırlar ve diğer işçi arılara da ağızdan verirler. Ana arı hormonu, 9-ketodenoyin asittir. Kovandaki yaşam, büyük ölçüde feromonlarla sağlanır. Salgıladığı feromon denilen hormonal kokularla, kolonideki bireylerin yönetimini sağlamak; arı ailesini bal sezonuna hazırlamak, işçi arıları polen toplamaya teşvik etmek, koloninin su ihtiyacı vb. bütün işleri koordine etmek, ana arının görevidir.
Yumurtlamayı Etkileyen Faktörler
1- Ana arının yaşı: Ana arının
verimi, yaşına bağlıdır. Yaş, verimde en önemli bir
faktördür.
2- Kovanda bulunan arı mevcudu: Kovanda arı sayısı arttıkça, ana arının yumurta sayısı da artar. Mevcut azsa, daha az yumurtlar. Çünkü ana arı, kovandaki arı mevcuduna oranla yumurta bırakır. Çıkacak yavruların beslenmesi için, yeterli işçi sayısının, bulunması gerekir.
3- Flora durumu(bitki örtüsü): Çevrede bulunan nektar ve çiçek tozunun, dengeli olarak gelmesi, ana arıyı, yumurtlamaya sevk eder. Nektar verimi düştükçe, ana arının yumurta verimi de düşer.
4- Kovan içi ve dışı ısısı: Ana arının yumurtlamasına etki eden önemli bir faktördür. Ana arının yumurtlaması için, kovan içi ısısının, asgari 25 °C olması gerekir. 29-35 °C de, ana arının, yumurta verimi yüksektir. Kovan dışı ısının da asgari, 20-26 °C olması gerekir.
5- Peteklerin durumu: Ana arılar, peteklerin durumuna göre yumurta bırakır. Beyaz petekleri, tercih ederler. Ana arının, verimini yüksek seviyede tutabilmek için, siyahlaşmış petekleri değiştirmek gerekir.
2- Kovanda bulunan arı mevcudu: Kovanda arı sayısı arttıkça, ana arının yumurta sayısı da artar. Mevcut azsa, daha az yumurtlar. Çünkü ana arı, kovandaki arı mevcuduna oranla yumurta bırakır. Çıkacak yavruların beslenmesi için, yeterli işçi sayısının, bulunması gerekir.
3- Flora durumu(bitki örtüsü): Çevrede bulunan nektar ve çiçek tozunun, dengeli olarak gelmesi, ana arıyı, yumurtlamaya sevk eder. Nektar verimi düştükçe, ana arının yumurta verimi de düşer.
4- Kovan içi ve dışı ısısı: Ana arının yumurtlamasına etki eden önemli bir faktördür. Ana arının yumurtlaması için, kovan içi ısısının, asgari 25 °C olması gerekir. 29-35 °C de, ana arının, yumurta verimi yüksektir. Kovan dışı ısının da asgari, 20-26 °C olması gerekir.
5- Peteklerin durumu: Ana arılar, peteklerin durumuna göre yumurta bırakır. Beyaz petekleri, tercih ederler. Ana arının, verimini yüksek seviyede tutabilmek için, siyahlaşmış petekleri değiştirmek gerekir.
İşçi arılar
Arı ailesinin en küçük ferdi olan işçi
arılar, kovanın en kalabalık topluluğunu oluşturan, kısır
dişilerdir. Boyları, 13-15 mm kadardır. Antenleri, 12
parçalıdır. Nokta gözler, alında birbirine değmez. Döllenmiş yumurtalardan; larva, pupa
dönemini tamamlayarak, 21 günde çıkarlar. Larva döneminde ilk üç
gün, arı sütüyle beslenirler. Ancak aldıkları bu besinin etki
maddesi, ana arınınkine göre daha azdır. Bir
kovanda ortalama olarak, 10 bin ile 100 bin arasında işçi arı
bulunabilir. İşçi arılar yazın, 1-2 ay, kışın ise
3- 6 ay yaşarlar. İşçi arılar, bazı hallerde
yumurta bırakabilirler. Bu durum, genellikle uzun
süre anasız kalan kovanlarda görülür. İşçi arıların
yumurtaları, ana arının yumurtalarına nazaran, daha küçük ve
parlaktır.
İşçi Arının Vücut Yapısı
Ana arı ve erkek arıdan küçüktür.
Arka bacaklarında, çiçek
tozu taşımaya elverişli bir çukur bulunur.
Buna, polen sepeti denir. Bu kısım, polen
tozlarını toplamada ve kovana taşınmada kullanılır.
Arka bacak, fırça ve tarak tabir edilen özel aygıtlarla donatılmıştır.
Ayak uçlarında, tırnağa benzer çengeller vardır. Bunların
alt kısmında yapışkan bir madde
bulunur. Arı, oğul verdiği esnada ve bal mumu ifraz
ederken; bu madde sayesinde birbirine tutunur. Yine cam gibi saydam
maddeler üzerinde tırmanabilir. İğnesi, iyi gelişmiş
olup, ters çentiklidir. İç organları ile irtibat halindedir.
Genellikle kendilerini ve kovanlarını korumak için kullanırlar. Her
iğnesini kullanan işçi arı, ölür.
İşçi Arıların Görevleri
İşçi arıların görevleri, kovan
içi, kovan dışı olmak üzere iki kısma ayrılır. Kovan
içerisinde görevli olanlara, evci; kovan dışı görevli
olanlara, tarlacı arı denir. Yavru bakımı, mum
ifrazı, peteklerin yapımı, nektarın, bala
dönüştürülüp, peteklere doldurulması,
kovanda bekçilik yapılması,
kovanın havalandırılması ve temizlenmesi, evci arılar tarafından
yapılır. Su, propolis(reçine), polen ve nektarın
aranıp bulunması ve kovana
taşınması, tarlacı arılar tarafından yapılır. İşçi arılar,
hayatlarının her döneminde, değişik görevler üstlenirler. Prf.Dr.K V.Frisch'e
göre, bir işçi arının hayatı, organlarının gelişimine bağlı
olarak, üç döneme ayrılır. Bu dönemlerin ikisi, kovan içinde
yaşanır.
1- Kovan içi Görevler
İlk Hayat Safhası(1-10 Gün):
1-3 günlük işçi arılar: Hücresinden yeni
çıkan bir arının vücudu, suya düşmüş bir kuş gibi ıslaktır ve tüyleri de
birbirine yapışıktır. Öncelikle, üzerlerini güzelce temizlerler
ve diğer işçi arılar tarafından beslenirler. Kendi çıktıkları
yerden başlamak üzere, yavru gözlerini temizlerler. İçinde yavru
bulunan gözler üzerinde durarak, onlara bakar ve ısıtırlar.
3-6 günlük devrede: Genç
arılar, bakıcılık(dadılık) görevini yaparlar, olgun larvaları,
kovana depo edilmiş bal ve polenle beslerler. 5-6 günlük
oluncaya kadar bu işe devam ederler. Bu yaşta, işçi arılardaki gıda salgı
bezleri, gelişerek olgunlaşır.
6-10 günlük
yaşlarında: Genç işçi arı, hayatının ancak altıncı gününden
itibaren, genç larvaları ve ana arıyı beslemeye başlar.
Genç işçiler, şimdi artık kelimenin bütün
manasıyla süt anne olmuşlardır. Larvalara bakım çok yoğundur.
Her göz, bakım için 2000-3000 defa ziyaret edilir. Her işçi arı, süt verme
döneminde, 2-3 larva büyütebilir. Besleme işi, onuncu güne kadar
devam eder. Onuncu gününden itibaren, ilk deneme uçuşlarına başlarlar. İlk
olarak, kovanın civarında uçarak, kovanın, Güneş'e göre koordinatlarını,
belleklerine yerleştirirler. Bu deneme uçuşları, ilerideki besin
toplama uçuşları için çok önemlidir. Bir dakikada, 500 m uçarak, kovandan
uzaklaştıkları için, kısa bir süre içerisinde, oldukça geniş bir çevreyi
tanırlar.
İkinci Hayat Safhası(10-20 Gün):
10-18. günlük devre: Bu devreye gelince, süt
bezleri körelir. Genç larvaları besleme görevleri biter. Buna
karşılık, mum bezleri işleve başlar. Besin
toplayan arıların getirdikleri besini, polenleri, depo
odacıklarına yerleştirmek; petek yapmak ve kovanı temiz
tutmak da görevleri arasındadır. Tarlacı arının getirdiği balı
alıp, hemen depo etmezler. Bunu, aç arkadaşlarına paylaştırırlar. Kalan balı,
bir miktar olgunlaştırdıktan sonra, hücrelere depo
ederler. Polenleri, depo ederken, bir miktar balla karıştırarak
depolarlar. Bu, polenlerin bozulmasını önler. Kovan temizliği,
yaparlar. Ayrıca kovandaki işçi arılar, kovan içi ısıyı
ayarlarken, havalandırma işini de yaparlar. Deney uçuşlarını tekrarlar.
Oldukça uzaklara uçarlar.
18-20 günlük devrede: Nöbetçilik
yaparlar. Kovanın kapısında, her gelenin
kokusunu, kontrol ederler. Çünkü, her kovanın, kendine özgü kokusu
vardır. Her kovandaki nektarın ve polenlerin bileşimi farklı
olduğundan, her kovan, farklı şekilde kokar. Yabancı arıları
öldürmeye çalışırlar. Kovanı, her türlü tehlikeye karşı korurlar. Bu
dönem, işçiler için bir nevi dinlenme olup; içeride
meydana gelebilecek ufak tefek bazı işleri yaparlar.
2- Kovan Dışı Görevler
Üçüncü Hayat Safhası(20 ve sonrası)
20 gün ve sonrası: İşçiler, kovanı terk ederek dışarı
çıkarlar. Ömürlerinin geriye kalan
kısmımda, bal, polen, su ve propolis(reçine) toplamaya çalışırlar. Arıların,
kovan dışı görev ve hizmetleri başlamış olur. Dışarıdaki işler, arı
grupları tarafından paylaşılmıştır. Örneğin, polen veya nektar toplama
işlerinden birine karar verince, buna bütün hayatları boyunca sadık kalırlar.
Uçuş yapmaya elverişli olmayan kötü havalarda, kovanda kalmaya mecbur
olan tarlacı(toplayıcı)arılar, kovanın hiçbir işiyle ilgilenmezler.
Netice olarak, kovandaki iş bölümü; normal ve anormal
şartlarda, yaşa ve ihtiyaca göre tanzim edilmektedir.
Erkek arılar
Döllenmemiş yumurtalardan gelişen erkek
arılar; yumurta, larva ve pupa dönemlerini geçirerek,
24 günde ergin erkek arı olurlar. Koloninin
en iri üyeleridir. Çevre koşullarına ve koloninin gücüne bağlı
olarak; Nisan, Mayıs aylarından itibaren erkek arıları görmek mümkündür.
Boyları, 15-17 mm olan, işçilere ve ana
arıya göre daha yapılı olan erkeklerin antenleri, 13 parçalıdır. Nokta gözleri,
alınlarında birbirine değer. Erkek arı, işçilerden karınlarının
daha ince ve uzun olması, hortumlarının kısa olması, polen toplama aygıtlarının, mum
deliklerinin ve besleme
bezlerinin olmamasıyla ayrılırlar. Erkek arılar, çok kısa
bir dile sahiptirler. Bu nedenle, çiçeklerden nektar
alamazlar. İğneleri olmadığından, kendilerini de koruyamazlar.
Temel Görevi: Çiftleşmek
Kolonide erkek arı miktarı, sezona ve kolonideki
koşullara bağlı olup, oğul mevsiminde sayıları, 500-2.000 arasındadır.
Koloniler, ilkbahar ve yaz başlarında erkek arı yetiştirmeye
başlarlar. Sonbaharın sonunda ve kış aylarında, normal koşullarda kolonilerde erkek
arı bulunmaz. Son derece tembel ve obur olan erkek arıların başlıca
görevi, çiftleşme uçuşuna çıkan ana arılarla çiftleşmektir. Erkek
arı, 12 günlük olduğunda, cinsiyet organları mükemmel gelişir.
Uçuş talimlerine çıkarken, yemediği halde, çiftleşme
uçuşuna çıkacağı zaman, fazlaca yer. Genel olarak erkek arılar,
fazla uzağa gitmezler. Nadiren erkek arının, 4 km uzağa gittiği
ve kovana döndüğü görülür. Uçuş hızları, saatte, 15-20 km'dir. Açık
ve güneşli günlerde, 4-5 kere; bulutlu havalarda ise,
1-2 kere, dışarı çıktıkları görülür. Isının, 15 °C altına
düştüğü zamanlarda ise kovanlarından dışarı çıkmazlar.
Erkek Arıları: İşçiler Denetler
Ana arı ile çiftleşme uçuşunu
çıkan erkek arı, ana arıyı havada yakalar.
Çiftleşme tamamlanınca, erkek arı, baş aşağı sarkar ve
daha sonra ana arıdan ayrılır. Ana arıyla çiftleşen erkek
arı, çiftleşme organını kaybeder ve ölür. Ortalama yaşam süresi, 55-60
gündür. İşçi arılar, ergin erkek arıların, kovandaki sayısını düzenler. Gerek
görülürse erkek arı sayısı azaltılır. Erkek arı yumurtalarının,
ancak % 50-56'sının, ergin arı olarak gelişmesine fırsat verilir. Nektar toplayan
bir arının midesi, karıncalardakine benzer şekilde, sosyal
mide görevi yapar. Bütün arı ailesi, bu baldan ihtiyacı kadar
yararlanır. Çiçeklerden topladığı nektarın fazlası, bal midesinde
biriktirilir. Arının kendisi acıkınca, bal midesini bağırsakla birleştiren
kapak şeklindeki ara parçayı, biraz açar. Bu suretle bir
miktar bal, bağırsağa geçmiş olur. Erkek arılar, işçi arıların
getirdiği balla beslenirler. Polen ve bal karışımı
olan arı ekmeği, yaşlı larvalara verilir. Polen,
genellikle büyüme evresinde gereklidir.
BAL ARILARI'NIN: ÜRÜNLERİ
Bal, bal mumu, arı sütü, polen, propolis (reçine), arı zehiri, bal arısından elde edilen ürünlerdir. İnsan sağlığı için hayati önem taşıyan bu özel maddelerin; kimyasal yapıları, beslenme, sağlık ve vitamin yönünden, tartışılmaz değerleri, ayrıca incelenecektir. Bu nedenledir ki söz konusu ürünler, aşağıda kısaca tanımlanmıştır.
Bal
Bal, arılar tarafından, çiçeklerden ve meyve çiçeklerinden elde edilen nektarın(öz suların), arıların, bal midesi denilen organlarında, invertaz enzimi sayesinde, kimyasal değişime uğrayarak; üretilen ve alternatifi olmayan özel besin maddesidir. Arılar, Nektarı, bala çevirirken, sağladıkları invertaz enzimiyle; sakkarozu, fruktoz ve glikoz şeklinde, şekere dönüştürür ve suyunu uçurarak; fermantasyonun meydana gelmesini önlerler. Kovandaki altıgen petek hücrelere yerleştirilen ve üzeri mumdan bir kapakla örtülen bal, arılarca sağlanan özel havalandırma sistemi sayesinde, özel tat ve kıvama gelir. Özellikle yüksek dağlarda, çok farklı çiçeklerden elde edilen saf bal, "şifa ve lezzet" olarak, elbette benzersiz bir üründür.
Bal mumu
Arıların, karbonhidratları sindirmesi sonucu; karınlarının 4-7 halkalarındaki mum bezleri tarafından, terleme şeklinde sızdırılan bir maddedir. Hava ile temas eder etmez pulcuklar halinde donar.
Arı sütü
Arı sütü, 5-15 günlük işçi arıların, yutak üstü salgı bezlerinden salgıladıkları, bir maddedir. Jel halinde, akıcı kıvamda, kremsi-beyaz renktedir. Tadı ekşi ve kokusu keskin fenolik yapıdadır. Yoğunluğu 1.1 g/cm3 olup, kısmen suda çözünebilmektedir.
Polen
Polen, çiçeklerin, erkek organı başçıklarında bulunan, döllenmeyi tamamlayan çiçek tozlarıdır. Arıların, büyüme dahil diğer bütün faaliyetleri için lüzumlu olan gıda maddesidir.
Propolis
Bazı bitkilerin tomurcukları veya yaprakları vasıtasıyla ifraz ettikleri; bir takım reçineli maddelere, propolis denir. Çam ağaçlarında bol bulunur. Mikrop öldürücü özelliği vardır.
Arı zehiri
Arı zehiri, su gibi berrak, tadı acı, tipik asit reaksiyonu gösteren bir maddedir.
Arı sütü, 5-15 günlük işçi arıların, yutak üstü salgı bezlerinden salgıladıkları, bir maddedir. Jel halinde, akıcı kıvamda, kremsi-beyaz renktedir. Tadı ekşi ve kokusu keskin fenolik yapıdadır. Yoğunluğu 1.1 g/cm3 olup, kısmen suda çözünebilmektedir.
Polen
Polen, çiçeklerin, erkek organı başçıklarında bulunan, döllenmeyi tamamlayan çiçek tozlarıdır. Arıların, büyüme dahil diğer bütün faaliyetleri için lüzumlu olan gıda maddesidir.
Propolis
Bazı bitkilerin tomurcukları veya yaprakları vasıtasıyla ifraz ettikleri; bir takım reçineli maddelere, propolis denir. Çam ağaçlarında bol bulunur. Mikrop öldürücü özelliği vardır.
Arı zehiri
Arı zehiri, su gibi berrak, tadı acı, tipik asit reaksiyonu gösteren bir maddedir.
Yararlanılan Kaynaklar:
1. Dr. Halil Bayrakçı, Fert, Aile-Toplum, Devlet
Sosyal Gerçeğinin Tahlili, Marifet Yy, İst. 1990.
2. Dr. Prof. K. V. Frisch, Arıların Hayatı, Çev. Dr. Bedia Bozkurt.
3. Prof. Dr. Muhsin Doğaroğlu, Modern Arıcılık Teknikleri, Tekirdağ 2004.
4. Franz Lampeıtl, Arıcılık, Editör: Prof.Dr.Türker Savaş, Bilge Yy, İst. 2007.
5. Ardahan Arıcılık Üretme İstasyonu Yayınları, yayın no:1, Ardahan, 1985.
6. James L. Gould, Carol Grant Gould, Hayvan Zihni, Çev.Deniz Yurtören, TUBİTAK Yy. Ankara 2005.
7. Prof.Dr. Ali Demirsoy, Yaşamın Temel Kuralları(Entomoloji), Cilt-2/Kısım-2, Ankara 1990.
8. Bilim ve Teknik, Mayıs 1988.
9. Mark L.Winston, The Biology of the Honey Bee, Harvard Unv. Press, Nisan 1991.
10. Laurence Mound, Böcekler, Çev. Süphan Karaytuğ, TÜBİTAK Yy, Ankara, 2006.
11. cyberbee.msu.edu/provided by Zachary Huang Dept Entomology, MSU
12. honeybee.tamu.edu (Texas A&M University, Department of Entomology), Çev: A. Furkan Kargıoğlu.
13. animals.nationalgeographic.com
14. maarec.cas.psu.edu, Çev: A. Furkan Kargıoğlu
15. arîcilik.gen.
16. duzaybir.com
17. aricilik.gov.tr
18. vikipedi
19. ardahanaricilik.gov.tr
20. animals.nationalgeographic.com
2. Dr. Prof. K. V. Frisch, Arıların Hayatı, Çev. Dr. Bedia Bozkurt.
3. Prof. Dr. Muhsin Doğaroğlu, Modern Arıcılık Teknikleri, Tekirdağ 2004.
4. Franz Lampeıtl, Arıcılık, Editör: Prof.Dr.Türker Savaş, Bilge Yy, İst. 2007.
5. Ardahan Arıcılık Üretme İstasyonu Yayınları, yayın no:1, Ardahan, 1985.
6. James L. Gould, Carol Grant Gould, Hayvan Zihni, Çev.Deniz Yurtören, TUBİTAK Yy. Ankara 2005.
7. Prof.Dr. Ali Demirsoy, Yaşamın Temel Kuralları(Entomoloji), Cilt-2/Kısım-2, Ankara 1990.
8. Bilim ve Teknik, Mayıs 1988.
9. Mark L.Winston, The Biology of the Honey Bee, Harvard Unv. Press, Nisan 1991.
10. Laurence Mound, Böcekler, Çev. Süphan Karaytuğ, TÜBİTAK Yy, Ankara, 2006.
11. cyberbee.msu.edu/provided by Zachary Huang Dept Entomology, MSU
12. honeybee.tamu.edu (Texas A&M University, Department of Entomology), Çev: A. Furkan Kargıoğlu.
13. animals.nationalgeographic.com
14. maarec.cas.psu.edu, Çev: A. Furkan Kargıoğlu
15. arîcilik.gen.
16. duzaybir.com
17. aricilik.gov.tr
18. vikipedi
19. ardahanaricilik.gov.tr
20. animals.nationalgeographic.com
21.Referans kaynak:yaklasansaat.com