Bazı canlı
türlerinde yavruların bakımı diğerlerine göre daha fazla özen gerektirir.
Özellikle yumurta, larva, pupa gibi değişik evrelerden geçerek erişkin hale
gelen canlılarda, her evrede farklı yönde bir bakım uygulanır. Arılar da farklı
büyüme evrelerinden geçerler. Arı yavruları, sırasıyla larva ve pupa evrelerini
tamamlayarak erişkin hale gelirler. Kraliçe arının yumurtaları bırakması ile
başlayan bu dönem boyunca arı yavrularına son derece özenli ve dikkatli bir
bakım uygulanır. Arı kovanlarındaki yavruların bütün sorumluluğu işçi arılara
aittir. İşçi arılar öncelikle kraliçenin yumurtlaması için peteklerin içinde
özel olarak belirlenmiş bir bölgede kuluçka hücreleri hazırlarlar. Bu hücrelere
yumurtlamak için gelen kraliçe arı, hücrenin temizliğini ve uygunluğunu kontrol
ettikten sonra her peteğe birer yumurta bırakarak ilerler. Yumurtaların
gelişimi için gerekli olan şartların sağlanmasından, yumurtadan çıkacak
larvaların ihtiyaçları olan besin maddelerinin temin edilmesine, hücre
sıcaklıklarının sabit tutulmasından, özel hücre kontrollerine kadar pek çok şey
özel olarak ayarlanır. İşçi arılar, detaylı metotlar kullanarak larvalara çok
dikkatli bir bakım uygularlar.
31 Mayıs 2013 Cuma
30 Mayıs 2013 Perşembe
Arıların ilaç uygulamalarından korunmaları
Arılar, arıürünlerinin üretimi yanında, bitkilerde tozlaşmayı sağlayarak meyve ve tohum
oluşumuna da yardım ederler. Bu nedenle bal arılarının korunmasında arıcılarla
birlikte bitki üreticilerine de görevler düşmektedir. Bu anlamda, arılarla
çiçekler arasında milyonlarca yıldan beri var olan karşılıklı yarar ilişkisine
dayanan işbirliği, bitki üreticisi ile arıcı arasında da sağlanmalıdır.
Arıların ilaç uygulamalarının zararlı etkilerinden korunmasında arıcı, bitki
üreticisi ve Devlet tarafından önlemler alınması gereklidir.
29 Mayıs 2013 Çarşamba
Arıcılığın ülke ekonomisine katkısı
Arıcılığın ülke
ekonomisine katkısı, tarımsal bir faaliyet olması sonucu doğrudan ve gerek
sosyo-ekonomik bir konu olması gerekse bitkisel üretime katkısı nedeniyle
dolaylı olarak da olmaktadır. Arıcılık toprağa bağımlı olmayıp, topraksız veya
az topraklı aileler için tek başına bir geçim kaynağı olabilmektedir. Aynı
zamanda en ucuz ve en kolay istihdam yaratan tek tarımsal faaliyettir. Ayrıca,
arıcılığın çevreye ve doğaya doğrudan veya dolaylı hiçbir zararlı etkisi
yoktur. Daha da önemlisi doğal denge için mutlak surette arılara ve dolayısıyla
arıcılığa ihtiyaç vardır. Ülkemizde çok geniş alanlarda arı tozlaşmasına
ihtiyaç duyan ürünler yetiştirilmekte ve arıcılıktan bu yönde de
faydalanılmaktadır. Çoğu kişilerce fark edilmeyen bu katkı arı ürünlerinden çok
daha fazladır.
Kısaca, arıcılığın
bir üretim dalı olarak bal ve balmumu üretimiyle ülke ekonomisine doğrudan
katkısı 160 trilyon TL. civarındadır. Arıcılığın tozlaşma yolu ile ekonomiye
olan katkısının bal ve balmumu ile sağlanan katkının en az 10-15 katı olduğu
dikkate alındığında arıcılık bu yolla ülke ekonomisine 1.6-2.4 katrilyon TL.
katkı sağlamaktadır. Ayrıca, büyük çoğunluğu kırsal kesimde yaşayan ve yeterli toprağı olmayan 150.000 dolayındaki
kişi için istihdam kaynağı olması arıcılığın ülkemiz ekonomisi yönünden önemini
ortaya koymaktadır.
28 Mayıs 2013 Salı
Arıcılarımızın alabileceği önlemler
- Daha az risk taşıyan bir arılık yeri seçilmelidir.
- Kolay taşınabilen, havalandırması iyi, gezginci arıcılık için uygun kovanlar kullanılmalıdır.
- Kısa süre etkili ilaçlar kullanılarak yapılan ilaçlamalarda, kovan içerisine su emdirilmiş sünger bırakmak, yeterli havalandırma sağlamak ve kovanların üzerine ıslak çuval veya bez örtmek suretiyle arılar 1-2 gün kapalı tutulabilir.
- Uzun süre kalıcı etkili ve arılar için çok tehlikeli ilaçların kullanılması durumunda koloniler ilaçlama sahasından en az 7-8 km uzaklıkta emin bir yere taşınmalıdır.
- Arılıkta suluk bulundurularak arıların tehlikeli olabilecek başka kaynaklardan su almaları en aza indirilmelidir.
22 Mayıs 2013 Çarşamba
Arı zararlıları petek gövdesi
Büyük Petek Güvesi (Galleria
mellonella) ve Küçük Petek Güvesi (Achroia grisella) olmak üzere iki türü
vardır. Büyük petek güvesi daha zararlıdır. Petek güvesi özellikle sahil
şeridindeki arılıklarda daha sık görülür ve ciddi tahribatlar oluşturur. Güvenin
larvası zayıf kolonilerin peteklerinde ve balı süzülmüş peteklerin saklanması
sırasında, peteklerdeki balmumu ve polenle beslenerek petekleri tahrip eder.
Koloni güçlü olduğu ve tüm petekler arılarla sarılı olduğu sürece koloni içinde
zarar veremez. Bu yönüyle koloni içinde bulunan peteklerin tümünün arılarla
sarılmış olması güvenin çoğalmasını önler. Güve sorunu ve tahribatı daha çok
balı süzülmüş peteklerin saklanması sırasında görülür.
Balı süzülmüş peteklerin
korunmasında fiziksel, kimyasal ve biyolojik metotlar kullanılabilir.
Peteklerin 10 oC'nin altında örneğin soğuk hava depolarında saklanması
peteklerde bulunan güve yumurtalarının açılımını ve larva gelişimini engeller.
Peteklerin 12 oC'da 3 saat veya 15 oC'da 2 saat bekletilmesi petekte bulunan
yumurta da dahil olmak üzere bütün gelişme dönemlerindeki güveyi öldürür.
Kimyasal mücadele olarak peteklerin saklandığı muhafazalı odalarda 1 m3 hacim
için 50 g toz kükürt yakılarak peteklerde bulunan güve larvaları, pupaları ve
yetişkinleri öldürülebilir. Bu uygulamada güve yumurtaları ölmediği için
uygulamanın sıcaklığa bağlı olarak tekrarlanması gereklidir. Kimyasal mücadele
olarak arıcılar arasında sıkça görülen naftalin kullanılmamalıdır. Kanserojen
ve petrol ürünü olan naftalin bal ve balmumunda kalıntı bırakmaktadır.
Biyolojik mücadele olarak uygulanan Bacillus thuringiensis'in temel peteklere
katılması dış ülkelerde uygulanmakta olup ülkemizde bu uygulama henüz
yapılmamaktadır.
Arıcılığın tarım işletmesindeki yeri
Arıcılık tarla,
bağ-bahçe ve hayvancılık gibi tarım işletmeleri içinde ikinci üretim dalı
olarak yapılabilir. Bu yolla işletmenin kazancının artırılmasına destek olur. Aslında, tarla
ve bağ-bahçe ürünleri üreten işletmelerde bal arılarına ihtiyaç da vardır. Bilindiği
üzere, arılar bitkisel üretimde bitkilerin tohum ve meyve üretebilmeleri için
ihtiyaç duydukları tozlaşmayı sağlayarak ürün miktarı ve kalitesinde çok büyük
artışlara neden olurlar. Sadece bu nedenle bile tarım işletmelerinde arıcılığa
yer verilebilir. Özellikle, çevrelerinde zengin bitki örtüsü bulunan
işletmelerde arıcılığa da yer verilmesi hem işletmenin kazancında artışlara
neden olur hem de bal veya diğer arı ürünleri üretiminden dolayı işletme
bütçesine katkı sağlamaya yardımcı olur.
21 Mayıs 2013 Salı
Arı zararlıları eşek arısı
Ülkemizde Vespa
orientalis ve Vespa crabro adlı türleri oldukça yaygındır. Yavru yetiştirme
dönemlerinde bal arılarını arazide besin toplarken veya kovan uçuş tahtası
üzerinden yakalayarak yuvalarına götürürler.
Bazı yıllarda
arılara ciddi zarar verirler. Eşek arıları ile kesin bir mücadele yöntemi
olmamakla birlikte; yuvaların tahrip edilmesi, içine et, balık, ciğer konan
tuzaklarla sayılarının azaltılması, kovan giriş deliğinin daraltılması, böcek
öldürücü ilaç ve kıymadan yapılacak zehirli yem ile yuvalarındaki yavrularının
öldürülmesi faydalı olabilecek bazı uygulamalardır. En iyi yol, eşek arısı
sayısının çok arttığı dönemlerde kolonilerin bu bölgeden taşınmasıdır.
20 Mayıs 2013 Pazartesi
Arı hastalıkları amerikan yavru çürüklüğü
Amerikan Yavru Çürüklüğü
Ülkemizde ihbarı zorunlu yavru
hastalıklarından olan bu hastalığın etmeni Paenibacillus larvae adlı bir
bakteridir. Değişik çevre şartlarında uzun bir yaşam süresi olan sporları
besleme görevi yapan bakıcı arılar tarafından larvaya bulaştırılır. Hastalığın
yayılmasını sağlayan sporlar kovanın herhangi bir yerinde, peteklerde, bal ve
balmumunda veya herhangi bir ortamda 35-60 yıl canlı kalıp bu süre sonunda bile
hastalık oluşturabilirler. Bu nedenle bu hastalığa karşı gerekli hassasiyetin
gösterilmesi ülkemiz arıcılığının geleceği yönünden hayati önem taşımaktadır.
Amerikan yavru
çürüklüğü görüldüğünde veya şüpheli durumlarda Tarım ve Köyişleri Bakanlığının
İl ve İlçe Müdürlüklerine veya Ankara Etlik ve İzmir Bornova'da bulunan
Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitülerine ya da Ek.1'de adresleri verilen
arıcılık konusunda uzmanlaşmış kurumlardan birine başvurularak teknik yardım
istenmelidir. Ayrıca, bu hastalığın ihbar edilmesi kanuni bir zorunluluktur.
Hastalıklı kolonilerin nakilleri de yasaktır. Arıcı her şeyden önce kendi
geleceği için bu kurallara uymalıdır.
Hastalığın Belirtileri
Yavrulu petekler incelendiğinde öncelikle
düzensiz yavru görünümü dikkat çeker. Kapalı yavrulu hücreler arasına dağılmış
düzensiz açık yavru ya da boş hücreler gözlenebilir. Dışbükey görünümünde
olması gereken kapalı yavru hücreleri içe çökmüş, çukurumsu görüntü sergiler ve
üzerleri deliktir. Hastalıklı yavru beyazdan sarıya daha sonra da kahverengine
dönüşür, bir çöple dışa çekildiğinde iplik şeklinde uzar ve tutkal gibi kokar.
Çürüyerek ölmüş yavrunun kalıntısı hücre yan duvarı ve tabanına yapıştığından
arılarca temizlenmesi zordur.
Mücadelesi
Bu hastalıkla en kesin ve en etkili mücadele
yöntemi, hastalıklı kolonilerin tümüyle yakılarak yok edilmesidir. Böylece,
hastalığın diğer kolonilere bulaşması önlenmiş olur. Bazı ülkelerde hastalıklı
kolonilerin yakılması yasal bir zorunluluktur. Bakteri sporları
antibiyotiklerle öldürülemediği için hastalıkla mücadelede antibiyotik
uygulamasının fazla bir yararı olmaz. Antibiyotik uygulaması hastalığı baskı
altına alabilir ancak uygulamadan vazgeçildiği anda hastalık tekrar görülür.
Daha önemlisi, bu tür koloniler arılıktaki diğer sağlıklı koloniler ve bölge
için sürekli hastalık kaynağı olurlar. Arıları ve petekleri yakılmış koloninin,
boş kovanı ve kovan kapağı pürümüzle en ince detaylarına kadar yakılıp 40 lt
suya 400 gr sodyum hidroksit katılarak elde edilen sıvı ile yıkandıktan sonra
tekrar kullanılabilir. Diğer alet ve ekipmanlar da bu sıvı ile yıkanmalıdır.
Hastalıktan uzak kalmak için arı satın
almalarda ve temel petek kullanımında dikkatli olunmalıdır. Temel petek
kullanırken temel peteğin hiçbir zaman hastalık geçirmemiş kolonilerden elde
edilmiş balmumundan üretilmiş olmasına özen gösterilmelidir. Temel petek
mutlaka sterilize edilmiş balmumundan üretilmiş olmalıdır. Hükümlerine uyulması
zorunlu olan "Arıcılık Yönetmeliği"ne göre de temel petek yapımında
kullanılacak balmumu 110 oC'da 12 saat süre ile sterilize edilmelidir.
18 Mayıs 2013 Cumartesi
Arı ırkları diğerleri
Kıbrıs arısı (A. m. Cypria)
İtalyan arı ırkına benzer, biraz daha küçük ve koyu sarı renkli, havuç
rengindedir. İtalyan arısının anası sayılmaktadır. Çok hırçın ve sokucu
tabiatlı olmaları nedeniyle idare edilmeleri oldukça zordur. Melezlerinin çok
iyi sonuç vermemesi nedeniyle ıslah çalışmalarında tercih edilmemektedirler.
Aynı
durum sarı ırka mensup Suriye arısı (A. m. Syriaca) için de geçerlidir. Güney
Yugoslavya ve Kuzey Yunanistan’daki Makedonya arısı (A. m. cecropia Kiews) ve
Romanya’daki Karpatya arısının Karniola ırkına ait olduğu tespit edilmiştir.
Performansları düşüktür. Parlak ve cazip görünüşlü Mısır arısı melezlemelerde
oldukça iyi sonuçlar vermesi nedeniyle diğer ülkelere götürülmüş ve Karniola
ile Kafkas ırklarının ana arılarına erkek Mısır arılar verilerek
kullanılmıştır.
17 Mayıs 2013 Cuma
Arı ırkları Kafkas arısı
Kafkas arısının (Apis mellifera Caucasica) ana
yurdu Kafkasların dağlık bölgesidir. Kafkasların alçak ovalarında sarı abdomen
halkalı olan Apis mellifera Remipes alanlarına kadar değisik lokal formları
bulunmakla birlikte bizi ilgilendiren, dağ arısı da denen yüksek rakımlı
bölgelerin uzun ve karlı kısına adapte olmuş siyah renkli arılardır. Diğer
arılardan daha iridirler. Gözden çıkan isçi arıların ağırlıkları 70 – 80
mg’dır. Kitin esmer renktedir. Geçit formlarının ilk abdomen halkasındaki iki
adet kahverengi leke bulunur. Dağlık yöre Kafkaslarının tüm abdomen halkaları
siyahtır. Kıllarda gri renk baskındır. Erkeklerin thoraksları siyahtır. Arı
ırkları içinde en uzun dilli olanıdır. Uzun dilleri sayesinde derin tüplü
çiçeklerden de nektar toplayabilirler. Dil uzunlukları 6.6 – 7.25 mm’dir.
Ortalama 7.09 mm Cubital indeks 2.16 ile normaldir.
15 Mayıs 2013 Çarşamba
Arı ırkları Karniyol arı ırkı
Ülkemizde arıcılık sektörünün
hızlı gelişimini sağlamak ve dünya da arıcılık ve arı ürünleri üretiminde daha
fazla söz sahibi olmak amacı ile birkaç yıl içerisinde yeni bir takım
organizasyon ve düzenlemeler gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmalar arıcılık
sektörümüze yeni bir ivme kazandırmıştır. Yakalanan bu ivmeyi hızlandırarak
büyük ilerlemeler sağlamak olasıdır. Bugün tüm tarım sektöründe olduğu gibi
birim alan veya canlıdan daha fazla ürün elde edebilmek için mevcut verimli ırk
ve alanların kullanımının yanı sıra bir takım iyileştirme ve ıslah çalışmaları
yapılmaktadır.
Arıcılık sektörüne baktığımız
zaman şu anda dünyada en çok kullanılan iki arı ırkı bulunmaktadır. Bunlardan
birincisi İtalyan arısı ikincisi ise Karniyol arısıdır. Bu arı ırklarının yanı
sıra Kafkas arısı, Esmer arı, Anadolu arısı gibi birçok ırk ve ekotip birtakım
avantajlı özellikleri nedeni ile ıslah çalışmalarında kullanılmakta ve gen
kaynağı olarak korunmaktadır.
Ülkemizde de İtalyan ve Karniyol
arıları başta olmak üzere farklı ırklar değişik yollar ve amaçlar ile getirilip
kullanılmıştır ve halen de kullanılmaktadır. Bu arıların kullanımı ile ilgili
çalışma ve gözlemler de oldukça ümit vardır. Ancak yurt dışı orijinli arı materyallerinin
ülkemize girişinde vasıflı ve sağlıklı olmasını mutlaka denetlemek gerekmektedir.
Bu nedenle yurt dışı orijinli arı ırkları kontrollü olarak getirilip
kullanılmalı, ancak ülke sınırlarımız içerisinde mevcut arı ırk ve
ekotiplerimizin de gen kaynağı olarak korunması için gerekli çalışmalar
yapılmalıdır.
Anavatanı ve Yayılışı Karniyol
arısının anavatanı Slovenya’dır. Şu anda bütün kıtalara yayılmış durumdadır. Aynı
zamanda dünya üzerinde İtalyan arısından sonra en yaygın ikinci arı ırkıdır. Slovenya
başta olmak üzere Hırvatistan, Avusturya, Bosna Hersek ve Sırbistan’da yaygın
olarak bulunmaktadır. Ancak iyi özellikleri, verimliliği ve sakinliği nedeni
ile dünyanın değişik bölgelerine götürülmüştür. Görünüş Özellikleri Koyu
renkli, kısa ve sık bir kıl örtüsüne sahiptir. Gri renkli arılar olup abdomenin
2. ve 3. segmentleri üzerinde kahverengi benekler veya bazen da kahverengi
bantlara rastlanabilir. Erkek arıların tüyleri gri grimsi kahverengi
arasındadır. İşçi arılar gri ve siyah çizgili görünürken ana arılar da daha çok
gri ve kahverengi bantlar hakimdir.
14 Mayıs 2013 Salı
Arı ırkları İtalyan arı ırkı
Anayurdu İtalya,
özellikle Sicilya'dır. Davranış olarak petek üzerindeki sakinliği ile tanınan bu
ırk, hızlı ve yıl boyunca üreme özelliği ile Akdeniz ekolojisinde büyük
koloniler oluşturur. Yetersiz flora koşullarında ve uzun kış yaşayan yörelerde
açlık tehlikesiyle karşı karşıya kalırlar. Yağmacılık eğilimi yüksek, oğul
verme eğilimi düşük bir ırktır.
Bu ırkın yayılma
alanı esmer arılar kadar değildir. İtalya ve Akdeniz çevresinde toplanmıştır.
1853 yılında Dzierzon tarafından Venedik’ten Almanya’ya götürülmüştür.
Amerika’ya 1859 yılında İtalya’dan götürülmüştür. Sarı arılar içinde en çok
tanınan ve ticari değeri olan İtalyan arısıdır ve modern arıcılığa katkısı da
çok büyük olmuştur. Amerika’da İtalya’da verimli çalışmalar yapılmakta ve bu
ırka ait ana arılar Dünya’nın her yanına gönderilmektedir.
Görünüş olarak
sarı kitin, sarı kıl rengi ve ince uzun abdomeni ile tanınırlar. İtalyan arı
ırkının karın halkalarında bulunan şerit sayısına göre 3 şeritli ve 5 şeritli
(altın arı) olmak üzere 2 tipi vardır. Esmer arıya nazaran küçük, karnı ince,
dili nispeten uzundur (6.3-6.6 mm). Kübital indeks 2.2-2.5 olarak tespit
edilmiştir. Karın altında ve 2-4. halkalardaki kitin rengi daha parlaktır. Ön
halkaların üzerinde sarı bantlar vardır. Geniş açık renkli bantlı veya
kahverengi daha ince çizgili ailelere de rastlanır. Açık renkliler genellikle
sarı pulludurlar. Sadece karın ucunda siyah bir nokta bulunan Ligustica’nın çok
açık renkli tipleri Altın arı veya Aurea olarak bilinir. Sarımsı renk özellikle
erkek arılarda belirgindir.
Sakin
yaratılışlıdır, az hareket ederler, kovan muayene edilirken çerçeveler üzerinde
koşmazlar, çoğalma kabiliyetleri fazladır. Kuvvetli ailelerde çoğalma ilkbahar
başlarında başlar sonbahara kadar devam eder. Yavru büyütme özellikleri iyi,
oğul verme eğilimleri zayıftır. Ana arıyı diğer ırklardan daha kolay kabul
ederler. Oburdurlar ve kış mevsimi süresinde fazla bal tüketirler. Kış
mevsimini uzun sürmesi halinde yavru büyütme sırasında işçi arı kayıpları
artar, ailelerin gelişmesi yavaş ve güç olur. Nektarın az olduğu bölgelerde
tüketimin fazla olması nedeniyle açlıkla karşı karşıya kalabilirler. Ligustica
ırkı, Akdeniz bölgesinin kısa, yumuşak ve nemli kışlarına, nektar veriminin çok
olduğu kuru yazlarına uyum sağlamış tipik bir arı ırkıdır. Kışların uzadığı ve
ilkbaharın geciktiği bölgelerde başarılı olamazlar. Uzun dilleri ile yonca gibi
bitkilerden yararlanabilirler. Üstün petek yapma gücü sayesinde en iyi petek
balı üreten arı ırkı olarak bilinir. Kafkas ırkı kadar kış için bal depo
etmezler. Ailelerin kuvvetli, dayanıklı ve kurnaz olması yağmacılık
alışkanlığına neden olmakta fakat performanslarını da arttırmaktadır. Bu ırkın
yağmacılık alışkanlığı istenmeyen bir özellik olarak dikkati çekmektedir.
Genellikle yanlış kovana doğru uçarlar. Kovanı iyi temizler, mum güvesi ve
Avrupa yavru çürüklüğü hastalıklarına karşı esmer arılardan daha
dayanıklıdırlar.
13 Mayıs 2013 Pazartesi
Arıcılığın bitkisel üretimdeki yeri
Bitkilerin tohum
ve meyve üretebilmeleri için çiçeklerin yeterli miktarda tozlaşmaları
gerekmektedir. Bal arıları, özellikle açık alanlarda tozlaşmayı (polinasyon) en
iyi yapan böceklerdir. Bal arılarının değişik evrim aşamalarından geçerek
nektar ve polenle beslenme sistemine geçmeleri ve bu amaca uygun organlarının
oluşumu bitkilerin tozlaşma ihtiyaçlarının karşılanması ile bağlantılı olduğu düşünülmektedir. Bu nedenle vücut yapıları ve beslenme
tarzları gereği çok iyi tozlayıcı olan arılar, nektar salgılamaları ile
çiçekler tarafından cezbedilirler. Nektar ve polenin arılar tarafından
toplanması sırasında da tozlaşırlar. Bitkilerin tozlaşma ihtiyaçlarını,
tozlaşmada bal arılarının önemini ve bu yolla sağlanacak ürün artışını iyi
bilen dış ülkelerdeki üreticiler bitkilerin çiçeklenme dönemlerinde arı
kolonisi kiralayarak daha fazla ve daha kaliteli ürün elde ederler. Bu konu
maalesef ülkemizde yeterince bilinmemekte ve büyük miktarlarda ürün kayıpları
meydana gelmektedir.
Arılarla sağlanan
tozlaşmadan; başta badem, elma, kiraz, şeftali, armut, kayısı, erik ve çilek
gibi meyve türleri; pamuk, ayçiçeği ve anason gibi tarla bitkileri; kavun ve
karpuz gibi bahçe bitkileri; fiğ, üçgül, yonca ve korunga gibi yem bitkileri
olmak üzere hemen hemen tüm bitki türleri fayda sağlar. Bunun yanında, bazı
bitki türlerinin tozlaşması sadece arılar aracılığı ile gerçekleşir ve bitkinin sürekliliği arıların
varlığına bağlıdır.
Bitkisel üretimde
bulunan üreticiler; bitkilerin tozlaşma istekleri, bitkiye has tozlayıcılar,
tozlaşma etkinliğinin artırılması ve bu amaçla bal arılarının kullanılması
konularında bir uzmanın görüş ve önerilerini alarak üretim miktarlarını ve ürün kalitesini artırabilirler.
11 Mayıs 2013 Cumartesi
Arı yetiştiriciliği nasıl yapılır
Arıcılık, Anadolu
insanının bir geleneği olarak, Türkiye’de çok eski dönemlerden beri yapılıyor.
Çok eski bir geçmişe sahip olmasına karşın, arıcılığın gelişmesi bilim ve
teknolojideki ilerlemelere bağlı olarak son yüzyıllarda gerçekleşti. Bugünkü
teknik anlamıyla, başlı başına tarımsal bir uğraş ve üretim dalı olan arıcılık,
belli amaçlar doğrultusunda “bal arılarını kullanabilme ve yönetebilme sanatı”
olarak tanımlanabilir. Diğer üretim dallarında da olduğu gibi arıcılıkta amaç,
en az masrafla en yüksek gelirin sağlanmasıdır.
Teknik arıcılık ve
başarı birbirine bağlı iki temel unsur olmakla birlikte bu iki temel unsurun
düzeyi arıcılıktan sağlanacak gelirin düzeyini belirler. Bilgi ve tecrübeye
dayanmayan ve teknik uygulamaların yapılmadığı bir arıcılıkta, başarı ve
gelirden bahsetmek imkansızdır. Profesyonelce yapılmayan, sıradan ve eski usul
bir arıcılık herkes tarafından yapılabilirken, teknik ve başarılı bir arıcılık
ancak bu konuda bilgi ve tecrübe sahibi kişilerce yapılabilir.
Bal arıları; bal,
balmumu, arı sütü, arı zehiri, polen ve propolis gibi insan sağlığı ve
beslenmesi yönünden son derece değerli ürünleri üretmesi ve toplaması yanında
doğal ve tarımı yapılan bitkilerde sağladığı tozlaşma hizmetleri ile de doğal
denge ve tarımsal üretimde hayati öneme sahiptir. Bu nedenle, bal arıları hem
yukarıda sıralanan değerli ürünleri hem de bitkisel üretimde ürün miktarının ve
kalitesinin artırılması amacıyla tüm dünya üzerinde kullanılıyor ve bal
arılarından önemli yararlar elde ediliyor.
10 Mayıs 2013 Cuma
Arıcılık malzemeleri ve arıcı körüğü
Arıcının koloni
kontrolleri sırasında sürekli olarak kullandığı, arıları sakinleştirip zararsız
hale getirdiği ve rahat bir çalışma ortamı oluşturmada kullandığı bir alettir.Körük
genelde silindirik yapıda olup duman verici maddelerin yakıldığı depo (kazan)
kısmı, hava pompalayarak yanmayı kolaylaştıran ve çıkan dumanı üfleyen körük
kısmı ile dumanın püskürtüldüğü huni şeklindeki ağız kısmı olmak üzere üç
kısımdan oluşmaktadır. Körük içerisinde marangoz talaşı, çürümüş ağaç kökü ve
saman gibi maddeler yakılabilir. Yakılacak malzeme bal ve balmumunda koku
bırakmamalıdır. Bu durum özellikle bal hasadı sırasında daha da önem
kazanmaktadır
9 Mayıs 2013 Perşembe
Arıcılığın aile ekonomisindeki yeri
Arıcılık diğer
tarımsal faaliyetlere göre daha az sermaye ile yapılabilen ve kısa sürede
kazanç sağlayan bir faaliyettir. Arıcılık yapmak için kapalı bir alan yapımına
veya arazi satın alınmasına gerek yoktur. İyi planlandığı veya diğer arıcılarla
işbirliği yapıldığı takdirde ikinci bir meslek olarak boş zamanlarda bile
yapılabilir. Ayrıca, aile fertlerinden herhangi birisinin kolaylıkla
yapabileceği bir faaliyettir. Bu yönüyle, aile ekonomisi için asıl veya yan
gelir kaynağı olabilir. Özellikle kırsal kesimde aile bütçesine önemli katkılar
sağlar.
7 Mayıs 2013 Salı
Bal arısı bakımı ilk kontrol ve zamanı
Eğer koloniler
kapalı alanlarda ise, kovanların kapalı arılıklardan dışarı alınma zamanı
bölgelere göre değişim gösterir. Genel bir uygulama olarak koloniler, söğüt
ağacı yapraklarının açmaya başlamasıyla dışarı alınır. Buna karşın ülkemizin
birçok bölgesinde ve sahil kesimlerinde koloniler dışarıda açık alanlarda
kışlatılır. Gerek kapalı alanlarda kışlatılıp dışarı çıkartılan gerekse
dışarıda kışlatılan kolonilerin ilk kontrolleri, havaların yeteri derecede
ısındığı, erik ağaçlarının çiçek açtığı andan itibaren güneşli, açık ve sakin
bir günde sıcaklığın gölgede 16-20 oC olması halinde saat 11 ile 14 arasında
yapılabilir.
Kovanları açmadan
yapılacak bir inceleme de koloni hakkında fikir verebilir. İyi bir uçuş
aktivitesinin varlığı ve arıların polen taşımaları sağlıklı bir koloninin ilk
belirtileridir. Fakat en iyisi kovanı uygun bir zamanda açıp koloniyi
incelemektir. Koloni kontrolleri sırasında koloniyi üşütmemek gerekir. Koloni
üşütüldüğü takdirde, 35 oC olan yavru büyütme sıcaklığının tekrar aynı dereceye
yükseltilmesi için arıların büyük oranda bal yemeleri gerektiği ve hastalıklar
için uygun bir ortam oluşturulduğu unutulmamalıdır.
Arı yaz bakımı flora takibi
Teknik arıcılıkta
arıların, flora durumuna göre bir yerden başka bir yere nakledilmesi iyi bir
verim alabilmek için gereklidir. Bu iş flora takibi veya gezginci arıcılık
olarak adlandırılır. Gezginci arıcılık yapılmadan kolonilerden yeterli düzeyde
kazanç sağlamak mümkün değildir. Kolonilerin gezdirilmesi bir başka ifade ile
bitki örtüsünün yani çiçeklerin takip edilmesi teknik arıcılığın en önemli
kuralıdır.
Kolonilerin nakli,
mutlaka arılar kovana girdiği zaman yani gece yapılmalıdır. Arı naklinden önce
gerekli hazırlıklar yapılmalı, çerçeveler sabitlenmeli, kovandan arı çıkabilecek
çatlak ve delikler kapatılmalı ve çok iyi bir havalandırma sağlanmalıdır.
Arılar nakledileceği noktaya vardığında usulüne göre indirilip uçuş delikleri
duman kullanılarak açılmalıdır. Duman kullanmadan uçuş deliğinin açılması
durumunda arılar çevredeki canlılara zarar verebilir.
Arı nakillerinde
dikkat edilmesi gereken en önemli husus yeterli havalandırmanın mutlaka
sağlanmasıdır. Kolonilerin taze ballı peteklerle nakledilmesi durumunda bu tür
peteklerin özellikle yaz aylarında sıcak günlerde çok kolay kırılabileceği ve
koloni kaybına neden olabileceği unutulmamalıdır. Özellikle yaz aylarındaki arı
nakillerinde gidilecek yere 1 gecede ulaşılamıyorsa gündüz uygun bir yerde
konaklama yapılarak nakil ikinci gecede tamamlanmalıdır. Aksi halde koloni
kayıpları meydana gelebilecektir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)